Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Paydaş Teorisi Nedir?
Kurumsal sosyal sorumluluk denildiğinde ilk akla gelen hayır kurumlarına yüklü miktarlarda bağış yapmak, çek yazmak ve benzeri durumlardır.
Paydaş teorisi , bir proje veya organizasyonla ilgilenen paydaşları yönetirken iş ahlakını, ahlaki değerleri ve değerleri ele almaktadır. Paydaşlarla ilişkilerin optimize edilmesini ve böylece proje veya organizasyon boyunca etkinliklerin arttırılmasını amaçlamaktadır.
Günümüzde kurumsal sosyal sorumluluk kavramı basit bir çek yazmanın çok daha ötesine geçmiş durumdadır. O halde kurumsal sosyal sorumluluk nedir? paydaş teorisi ile ilişkisi ve örnekleri nelerdir? Gelin buna bir göz atalım.
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), bir şirketin sosyal olarak hesap verebilir olmasına yardımcı olan, kendine, paydaşlarına ve halka açık olan, kendini düzenleyen bir iş modelidir. Şirketler, kurumsal sosyal sorumluluğu uygulayarak, ekonomik, sosyal ve çevresel dahil olmak üzere toplumun tüm yönleri üzerindeki etkilerinin farkında olabilirler. KSS’ye dahil olmak, normal işletme sürecinde, bir şirketin kendilerine olumsuz katkıda bulunmak yerine toplumu ve çevreyi zenginleştirecek şekilde faaliyet gösterdiği anlamına gelir.
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının doğuşu küçük çaptaki işletmelerin, sanayileşme, teknolojik devrimler ve ulaşım olanaklarının gelişmesine bağlı olarak büyümesi ve neredeyse iş süreçlerinin baştan sona değişmesiyle mümkün olmuştur. Çünkü her ne kadar işletmeler yeni pazarlara girmiş yeni paydaş grupları edinmiş olsalar da etik ticaret yapma anlayışı her daim önemini korumuştur.
Halkın da güvenini kazanan şirketler prestij kazanımı yolunda büyük adımlar atmışlardır. Bu süreçte kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının önemi kavranmış ve profesyonel bir dal olarak literatürde yerini almıştır.
Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının nasıl olması gerektiği ve toplum üzerinde yarattığı etkilerden bahsetmek gerekirse, öncelikle kurumsal sosyal sorumluluk bir yönetim anlayışı olarak benimsenmelidir. Ürünün üretiminden pazarlamasına kadar her alanda uygulanması gerekir.
Aynı zamanda kurumsal sosyal sorumluluk paydaş kavramını da kapsar. Belirlenen her hamlede paydaşların katılımı ve görüşleri son derece önemlidir. Aksi halde, paydaşların katılmadığı, hiçbir sosyal sorumluluk projesi tasarı olmaktan öteye geçemez. Kurumlar öncelikle kendi çalışanlarına yeterli ücret düzeyi, uygun çalışma saatleri, hissedarlarına da adil kar payı dağılımı sağlamalıdır.
Paydaş teorisi ilk olarak, Virginia Üniversitesi’nde profesör olan Dr. F. Edward Freeman tarafından “ Stratejik Yönetim: Bir Paydaş Yaklaşımı ” adlı dönüm noktası kitabında tanımlanmıştır . Freeman, “Tüm paydaşlarınızın aynı yöne yüzmesini veya kürek çekmesini sağlayabiliyorsanız, momentum ve gerçek güce sahip bir şirketiniz var” diyor. “Kârın bir şirket için tek önemli şey olduğunu söylemek,“ Kırmızı kan hücreleri hayattır ”demek gibidir. Hayata sahip olmak için kırmızı kan hücrelerine ihtiyacınız var ama çok daha fazlasına ihtiyacınız var. ”
Freeman, paydaş teorisinin yeni küresel ekonomide daha da önemli olduğunu belirtti. Bir kuruluşun yalnızca şirkette hisse sahibi olanların değil, aynı zamanda mağazalarında çalışanların, fabrikalarının yakınında çalışan ve yaşayanların, onunla iş yapanların ve hatta rakiplerin de dikkat etmesi gerekir.
İşletmelerin kurumsal sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket ederken en büyük yardımcıları sivil toplum kuruluşlarıdır. Sivil toplum kuruluşları halkın güvenini kazanmış hiçbir kar amacı gütmeyen topluluklar olduğundan işletmelerin sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde olması kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin temelinde yatan samimiyet ve güven duygusunun tetiklenmesini sağlar. Bu da kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde süreklilik ve raporlanabilmenin ne denli mühim iki kavram olduğunu ortaya çıkarır.
Paydaş teorisi, bir şirketin ancak paydaşlarına değer sağladığında başarılı olduğunu ve bu değerlerin finansal faydaların ötesinde birçok biçimde olabileceğini ifade eder.
Projelerin raporlanması, projelerin halka ve kurumların sosyal paydaşlarına aktarılmasında da büyük kolaylıklar sağlar. Firmaların yapılacak olan sosyal sorumluluk projesine katılımı arttırmak, daha fazla farkındalık yaratmak amacıyla sosyal medyayı etkin olarak kullanabilmeleri gerekiyor. Küreselleşen dünyada networklerin gelişmesiyle birlikte neredeyse tüm sınırlar ortadan kalkmış ve insanlar internet aracılığıyla artık istedikleri tüm bilgilere istedikleri yer ve zamanda ulaşabilirler.
Medya ortamının ve insanların yarattığı böylesine büyük bir güç karşısında firmalar iletişim aracı olarak sosyal medya üzerinden projelerini tüm dünyaya yayabilme fırsatı bulabilir daha fazla insana yardım eli uzatabilirler. Böylelikle yüksek kar marjına sahip olan firmalar toplum gözünde prestij kazanırlar ve toplumun bir parçası olmaktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olurlar.
Son güncelleme: 15.06.2019